2 Haziran 2007 Cumartesi

FAKİR





Hatırlayacağınız gibi bizlere hizmetten başka bir gayesi olmayan şu fakir Başbakanımızın!!! çocuklarını iş dünyasının önde gelen isimleri burslu olarak okutmuştu. O çocuklar şimdi büyüdü, birer trilyoner oldu ve girişimcilikte üstlerine yok.
Yakın tarihte aşırı hızdan dolayı bir vatandaşımızın ölümüne sebep olan Başbakanımızın oğlu hızından bir şey kaybetmemişe benziyor. Kamuoyu henüz 3.500.000 YTL'lik gemi şokunu üzerinden atamamışken şimdi de 1.000.000 YTl'lik ev tapusu ile sarsılacak. İşte o evin tapusu
İstanbul İli, Üsküdar (3. Bölge) İlçesi, Kısıklı Mahallesi, Avcı Kazım Sokağı, 157 numaralı pafta, 788 numaralı ada ve 3. parselde yer alan; bahçeli kâgir ev ve arsa 5020 metrekare büyüklüğünde ve satış değeri ise 1.000.000 YTL. Paradan altı sıfır atıldıktan sonraki bir rakam.
Sıfırları karıştıranlar ve YTL'ye henüz alışamayanlar için hatırlatalım 1.000.000.000.000 TL yazı ile – bir trilyon Türk Lirası- Buraya kadar her şey gayet normal görünmektedir.
Benzeri ve daha değerli yerler İstanbul'da bulunmaktadır. Ancak ev, yakın bir zamanda, daha henüz o kadar birikimi yapacak yaşı olmamasına rağmen, bir gemi alan gence ait. Üstelik bu gencin babası da Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı.
Eveeet. Resimde tapusu görünen evin sahipleri RTE'nin Ahmet Burak Erdoğan ve Necmeddin Bilal Erdoğan isimli iki oğludur. 30.06.2005 tarihi düşülen satış işlemini karşılayacak kadar burs almalarının olanaksız olduğu düşünüldüğünde, evin ödeme bedeli için geriye kalan seçenek baba desteğidir. Gerçi babaya sorulduğunda evin ödemesi için gerekli para, servet açıklamasında olduğu gibi, oğlunun düğününden! edinilmiş olabilir.
Henüz bu birikimi edinemeyecek yaştaki iki gencin böyle bir ev ve arsaya sahip olmaları, yolsuzluk iddialarının hat safhada olduğu günümüz hükümeti döneminde akılları karıştıracak nitelikte. Şimdi ki gençler bir harika! Demekten başka bir şey düşmüyor bizlere. Üstelik babalarına bile borç verebilecek kadar girişimci ruha sahipler. Babaları Başbakan bile olsa.

YILMAZ ÖZDİLİN YAZISI

Ne işiniz var Irak'ta saçmalamayın...

Okurlar soruyor... "Irak'a gitmeli mi?"
Tankımızla topumuzla...
"Irak'a gitmeli mi?"
Gitmemeli.

Neden derseniz... Irak gidilecek bir yer olsaydı, Başbakan zaten giderdi... Siz daha mı iyi bileceksiniz?
ABD'ye gitti mi mesela? Gitti. Afganistan'a, Almanya'ya, Arnavutluk'a, Azerbaycan'a, Avusturya'ya, hatta Avustralya'ya gitti mi? Gitti. Birleşik Arap Emirlikleri'ne, Bahreyn'e, Belçika'ya, Bosna Hersek'e, Bulgaristan'a, Cezayir'e, Çin'e, Danimarka'ya, Endonezya'ya gitti mi?
Gitti.
Etiyopya 'ya, Fas'a, Filistin'e, Fransa'ya, Finlandiya'ya, Güney Kore'ye, Güney Afrika'ya, Gürcistan 'a, Hırvatistan'a, Hollanda'ya, İngiltere'ye, İran'a, İrlanda'ya, İspanya'ya, İsrail'e, İsveç'e, İsviçre'ye, İtalya'ya gitti mi?
Gitti.
Japonya'ya, Katar'a, Kazakistan'a, Kırgızistan 'a, KKTC'ye, Kuveyt'e, Letonya'ya, Lübnan'a, Lüksemburg'a, Macaristan'a, Makedonya'ya gitti mi?
Gitti.
Maldiv Adaları'na?
Gitti.
Yeni Zelanda'ya?
Oraya da gitti.
Malezya'ya, Mısır'a, Moğolistan 'a, Monako'ya, Norveç'e, Özbekistan'a, Pakistan'a, Polonya'ya, Portekiz'e, Romanya'ya, Rusya'ya, Sırbistan'a gitti mi?
Gitti.
Sri Lanka'ya? Hayati derecede önemlidir...
Gitti.
Sudan'a, Suriye'ye, Suudi Arabistan'a, Tayland'a, Tacikistan'a, Tunus'a, Türkmenistan'a, Ukrayna'ya, Umman'a, Ürdün'e, Vatikan'a, Yemen'e, Yunanistan'a gitti mi?
Gitti.
Afrika'dan taaa Okyanusya'ya, dünyanın tüm kıtalarını gezen tek başbakan kiminki?
Bizimki.
Hem de birer defa değil...
73 ülkeye, 163 defa gitti.
4 yılda. Niye?
Vatan için. Millet için.
Pekiii... Irak'a gitti mi?
İşte ona gitmedi. E söylüyoruz...
Gitmeye değer bir yer olsaydı, millet için, en önce Başbakan giderdi.
Onun için, gözünüzü seveyim...
Tutturmayın, illa gidelim diye.
Dünya bilmezsiniz,
vizyon bilmezsiniz.
Hasta etmeyin adamı.

IHANETIN BEDELI

Bu hikayeyi okumuşsunuzdur belki ama günün anlam önemine istinaden bir kere daha hatırlayalım.

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdili kıyafet yapmış, Kuşlar Çarşısı'nı geziyormuş. Avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar.Bir ara gözü kekliklere ilişir padişah'ın.Bir grup kekliğin üzerindeki varakta, "Tane işi satış fiyatı 1 altın" yazıyor. Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı; 300 altın. Padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılır."Hayırdır" der satıcıya, "Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın?" Satıcı, "Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor" diyor."Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar" diye ekliyor. "Satın alıyorum" diyor Padişah, "Al sana 300 altın..."Parayı veriyor; hemen oracıkta kekliğin kafasını kesiyor.Adam şaşırıp, "Ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi" diye dövünürken; Padişah gürlüyor:"Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bunun akıbeti er veya geç budur."

31 Mayıs 2007 Perşembe

Karalamalar

Merhaba Blog;
Gece yine karanlık...... Ama bu gecenin bir sonu olmalı. Yağmur yağıyor hafiften. İnsana huzur veren bir gece. Bu yağmurun ve gecenin bir sonu olmalı. Kaçıyorum hızla kaçıyorum. Dönüşü olmayan bir kaçış bu. Pencereden gülen bir ÇOCUK bakıyor. Kime bakıyor nereye bakıyor neden bakıyor? Çok sevdiğim CAN..... Kusursuz Dost arayan Dostsuz Kalır...

Kaybolan YILLAR

Kaybolan yıllarım;
Ne güzel söylemiş Sezen AKSU.....

KİM GERİ VEREBİLİR KAYBETTİĞİM YILLARIMI?

Dönüşü yok beraberce karar verdik ayrılmaya
Alışmalı arkadaşça yolları ayırmaya
Şimdi artık gözyaşları gereksiz akmamalı
Alışmalı kendi yaramızı kendimiz sarmaya

Şimdi artık kelimeler yetersiz anlamı yok
Yitirmişiz anılarla beraber faydası yok
Gel bunları bırakalım bir tarafa
Gerçeği görmeliyiz dostum başka çaresi yok

Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler
Şimdi bana seninle bir ömür vadetseler
Şimdi bana yeniden başlar mısın deseler
Tek bir söz söylemeye bile hakkım yok

Sezan AKSU